17 Kasım 2014 Pazartesi

8-9 Kasım Avşa - Saros Sürüşü

Meteorolojinin hafta sonu tahminleri mevsim normallerinin üzerinde olunca nereye gitsem diye düşünmeye başladım. İlk düşüncem  Kocaeli - Yalova - Bursa - Balıkesir - Çanakkale - Tekirdağ'dan tekrar İstanbul'a gelip bir Marmara turu yapmaktı. Sonra bunun hafta sonu için yorucu olabileceğini düşünüp Yenikapı'dan Bandırma'ya geçip oradan başlayıp ilk gün Erdek - Avşa adası, ikinci gün Gelibolu- Saros körfezi olarak revize ettim.




Yenikapı'dan sabah 7 de bindim Bandırma'ya geldiğimizde saat 9 du.



Hava yazdan kalmaydı. Kısa bir sürüşle yarım saatte Erdek'e vardım. Erdek iskeleden Avşa biletimi aldım. Arabalı vapur her gün saat 11 de adaya kalkıyor. Benimde 1 saat boş vaktim vardı. Yakında Ocaklar diye bir yer var oraya geçtim. 






Ocaklar'ı çok beğendim bu arada. Buraya sezonda uğramak lazım. Tekrar Erdek'e geçtim vapur dolmaya başlamıştı. Motoru park ettikten sonra güvertede çay keyfi eşliğinde 2 saat sürecek Avşa yolculuğu başladı.





İlk olarak hangi adaya ait olduğunu anlayamadığım Balıklı köyü limanına yanaştık.





Aşırı derecede deniz anası vardı. 


Avşa'ya yaklaşıyoruz. Adaya en son '99 da gitmiştim. Hatta 17 ağustos depreminde de ordaydım. Bakalım değişmiş mi?




Her tarafta betonlaşma olmasından daha kötü bişey varsa o da her tarafta düzensiz betonlaşmadır. 






Ada kışın 2500 yazın 80.000 nüfuslu. Buralarda Marmara bölgesinin Bodrum'u diyorlar. Eğlence mekanları oldukça fazla. Ancak sezonda tabii. Şu an ada, inzivaya çekilmiş ihtiyarların arada bir ortaya çıktığı bir emekli tatil köyü havasında. 


Yiğitler köyünden bazı manzaralar..



Adada iki tane büyük şarap üreticisi var. Biri Bortaçina diğeri Büyülübağ. Aslında eskiden çok daha fazla şaraplık üzüm yetiştirilirmiş ancak turizm patlayınca adalılar evlerinin odalarını hatta bazen kömürlüklerini bile kiraya verip daha fazlasını kazanınca adanın meşhur şaraplık bağları kaderine terk edilmiş. 






Akşam üzeri Erdek vapuru geldi ve adada benim için fazla huzur olduğundan dolayı Gece sürüşüyle Saros körfezinde bizim ihtiyar balıkçıya gitmeye karar verdim. Tabiki adadan aldığım güzel bir adakarası - cabernet kupajıyla. 



Günbatımı eşliğinde dönüş 1 saat 45 dakika sürdü.


20:10 te yarım saatte bir kalkan Lapseki Gelibolu iskelesindeydim. Saat 22 de ise Kayınpederdeydim. Zamanlaması müthişti. Torik efendiyi kalın filetolar halinde hazırlamış ızgaraya atmak üzereyken yetiştim. Muhabebetti, şaraptı, balıktı derken sabaha karşı yatıp öğle gibi kalktığımdan bu bölümün fotoları yok :(


Makarna dedikleri bir yosun çeşidi. Bazı yerlerde izolasyon malzemesi olarak kullanılıyormuş. Taş yünü gibi bir özelliği varmış. 



Acayip bir deniz anası vurmuş sahile. Zehirli dediler ellemedim.










Dönüş yolculuğu yağmur eşliğinde oldu. Keşan - Malkara yoğun yağışlıydı. Benim için ekipmanı test etme fırsatı oldu. Hein Gericke Gore-tex pantalonu ilk kez bu kadar uzun süre yağmur altında kullandım ve soğuk ya da yağmur geçirmedi. Venom montumu tüm katmanlarıyla kullandığımdan o da gayet iyiydi. YDS diablo 11 Gore-tex botlar hiç su almadılar ancak soğuk havalarda yün çorap giymek uzun sürüşlerde üşümeyi azaltabilir. Eldiven konusuna gelince eldivenimiz ne olursa olsun Hava 15 derecenin altındaysa elcik ısıtma şart. En azından benim gibi elleri çabuk üşüyenler için. Erdek Lapseki arası gece sürüşü yaparken ellerim oldukça üşüdü. Gelibolu vapurunda kaç çay içtiğimi hatırlamıyorum ellerim ısınsın diye :) Biraz abarttım tabi. Son güzel havaları değerlendirme gezisi oldu. 650 km civarında bir yol yaptım. Akşam 6 civarı evdeydim. 

Yeni geziler, yeni sürüşler, yeni yerler paylaşmak üzere..


8 Ekim 2014 Çarşamba

Edirne (Ciğer) gezisi

Kurban bayramı biraz yorucu oluyor. Kurbanın işi ayrı akraba ziyareti desen onun yorgunluğu başka. Ben de anca bayramın son günü yengen vizesini alabildim. Aldığım gibi de ver elini Edirne.


Edirne deyince akla Ciğer, Ciğer deyince de Ciğerci Aydın gelir.


 Benim gibi birçok insanın aklına Aydın gelmiş ki, 80'lerin tüpgaz kuyruğu benzeri bir kuyruk oluşmuş. Eskişehir'de Papağan neyse Edirne'de Aydın o. Sanki bedava dağıtıyorlar. Ben tabi karşısındaki lokantaya çöktüm.
Before
After :)
Biraz da şehir turu yaptım. Bizim adaş ne eserler bırakmış be!












Hepsi birbirinden güzel. Edirne tarihteki önemiyle olsun, ayakta kalan yüzlerce eseri ile olsun kelimenin tam anlamıyla Tarihin Arka Odası. Hemide Murat BARDAKÇI'sız. :)
Birazda Meriç boyunda takıldım. Buldum bir karaağaç, gölgesinde köpüklü kahvemi yudumladım. 



















Uzun bir aradan sonra bloguma da can gelmiş oldu. Neyse efenim gidiş geliş toplam 505 km yol yaptım. Akşam 19:30 da evdeydim. Bunun dışında bir daha ki gezilerimde yakıt konusunda da bir istatistik tutmaya karar verdim.