Meteorolojinin hafta sonu tahminleri mevsim normallerinin
üzerinde olunca nereye gitsem diye düşünmeye başladım. İlk düşüncem Kocaeli - Yalova - Bursa - Balıkesir -
Çanakkale - Tekirdağ'dan tekrar İstanbul'a gelip bir Marmara turu yapmaktı.
Sonra bunun hafta sonu için yorucu olabileceğini düşünüp Yenikapı'dan
Bandırma'ya geçip oradan başlayıp ilk gün Erdek - Avşa adası, ikinci gün Gelibolu-
Saros körfezi olarak revize ettim.
Yenikapı'dan sabah 7 de bindim Bandırma'ya geldiğimizde saat
9 du.
Hava yazdan kalmaydı. Kısa bir sürüşle yarım saatte Erdek'e
vardım. Erdek iskeleden Avşa biletimi aldım. Arabalı vapur her gün saat 11 de
adaya kalkıyor. Benimde 1 saat boş vaktim vardı. Yakında Ocaklar diye bir yer
var oraya geçtim.
Ocaklar'ı çok beğendim bu arada. Buraya sezonda uğramak
lazım. Tekrar Erdek'e geçtim vapur dolmaya başlamıştı. Motoru park ettikten
sonra güvertede çay keyfi eşliğinde 2 saat sürecek Avşa yolculuğu başladı.
İlk olarak hangi adaya ait olduğunu anlayamadığım Balıklı
köyü limanına yanaştık.
Aşırı derecede deniz anası vardı.
Avşa'ya yaklaşıyoruz. Adaya en son '99 da gitmiştim. Hatta 17 ağustos depreminde
de ordaydım. Bakalım değişmiş mi?
Her tarafta betonlaşma olmasından daha kötü bişey varsa o da
her tarafta düzensiz betonlaşmadır.
Ada kışın 2500 yazın 80.000 nüfuslu. Buralarda Marmara
bölgesinin Bodrum'u diyorlar. Eğlence mekanları oldukça fazla. Ancak sezonda
tabii. Şu an ada, inzivaya çekilmiş ihtiyarların arada bir ortaya çıktığı bir
emekli tatil köyü havasında.
Yiğitler köyünden bazı manzaralar..
Adada iki tane büyük şarap üreticisi var. Biri Bortaçina
diğeri Büyülübağ. Aslında eskiden çok daha fazla şaraplık üzüm yetiştirilirmiş
ancak turizm patlayınca adalılar evlerinin odalarını hatta bazen kömürlüklerini
bile kiraya verip daha fazlasını kazanınca adanın meşhur şaraplık bağları
kaderine terk edilmiş.
Akşam üzeri Erdek vapuru geldi ve adada benim için fazla
huzur olduğundan dolayı Gece sürüşüyle Saros körfezinde bizim ihtiyar balıkçıya
gitmeye karar verdim. Tabiki adadan aldığım güzel bir adakarası - cabernet
kupajıyla.
Günbatımı eşliğinde dönüş 1 saat 45 dakika sürdü.
20:10 te yarım saatte bir kalkan Lapseki Gelibolu
iskelesindeydim. Saat 22 de ise Kayınpederdeydim. Zamanlaması müthişti. Torik
efendiyi kalın filetolar halinde hazırlamış ızgaraya atmak üzereyken yetiştim.
Muhabebetti, şaraptı, balıktı derken sabaha karşı yatıp öğle gibi kalktığımdan
bu bölümün fotoları yok :(
Makarna dedikleri bir yosun çeşidi. Bazı yerlerde izolasyon
malzemesi olarak kullanılıyormuş. Taş yünü gibi bir özelliği varmış.
Acayip bir deniz anası vurmuş sahile. Zehirli dediler ellemedim.
Dönüş yolculuğu yağmur eşliğinde oldu. Keşan - Malkara yoğun yağışlıydı. Benim için ekipmanı test etme fırsatı oldu. Hein Gericke Gore-tex pantalonu ilk kez bu kadar uzun süre yağmur altında kullandım ve soğuk ya da yağmur geçirmedi. Venom montumu tüm katmanlarıyla kullandığımdan o da gayet iyiydi. YDS diablo 11 Gore-tex botlar hiç su almadılar ancak soğuk havalarda yün çorap giymek uzun sürüşlerde üşümeyi azaltabilir. Eldiven konusuna gelince eldivenimiz ne olursa olsun Hava 15 derecenin altındaysa elcik ısıtma şart. En azından benim gibi elleri çabuk üşüyenler için. Erdek Lapseki arası gece sürüşü yaparken ellerim oldukça üşüdü. Gelibolu vapurunda kaç çay içtiğimi hatırlamıyorum ellerim ısınsın diye :) Biraz abarttım tabi. Son güzel havaları değerlendirme gezisi oldu. 650 km civarında bir yol yaptım. Akşam 6 civarı evdeydim.
Yeni geziler, yeni sürüşler, yeni yerler paylaşmak üzere..