8 Temmuz 2015 Çarşamba

1 - 3 Mayıs Amasra ve Safranbolu

Ne zamandır gidilmek istenip bir türlü gidilemeyen yerler vardır. Bizim için Amasra ve Safranbolu böyle yerlerdi. 1 Mayısın cumaya denk gelmesi ile hafta sonu ile birleştirip 2 gece 3 günlük bir gezi planladık. Planladık dediysem öyle ayrıntısına kadar plan değil. Sadece yer ve zamanı netleştirdik. Çünkü uzun yıllar yaptığımız gezilerden öğrendiğim bir şey var ki; her şeyi planlarsan işin keyfi kaçıyor. En güzeli doğaçlama (kalk gidelim) geziler bu arada. Lafı daha fazla uzatmadan yola çıkalım :)



Toplam 500 km lik yolumuz vardı. İlk molamızı Sakarya'da Berceste Dinlenme tesislerinde verdik. 
Yolun Yeniçağa ayrımına kadar olan kısmını biliyordum. Mengen yolu nefisti.





Öğleden sonra 2 civarı Amasra'daydık. Amasra olmuş Mahmutpaşa mübarek. Yer yok. Olanda da fiyatlar uçmuş. Neyse biraz araştırdıktan sonra Cenova otelde bri yer bulduk. Ancak tek gece müsaitmiş. Çatı katına 100 lira istediler, kahvaltı istemeyiz dedik 80 liraya anlaştık. Ertesi günde Safranbolu'ya gideriz diye 2 dakkada yeni plan çıkıverdi ağzımdan. Hemen eşyaları indirip biraz dinlendikten sonra Amasra'yı keşfe çıktık. Bunlar da Amasra'dan pozlar. Gitmeyenler gaza gelir belki..




Taş evlerin hastasıyız. Bir gün bizim de olacak inşallah.







Amasra'ya gidilir de balık yenmez mi dedik. Ancak çok acıkmışız o yüzden yemek sonrası aklıma geldi fotoğraf çekmek. Bu arada balık falan güzel de Amasra'nın adıyla sunulan salatası var. Bir lezzet harikası. Malzemelerin tamamı oraya aitmiş. İki kişi Rakı - Levrek 100 lira. 




Kahvaltıyı yapmak üzre Çakraz'a geçtik Çakraz Amasra'dan sonra gelen, daha bir yazlıkçı tayfasının bulunduğu dingin bir yer. Sahilde ıspanaklısından ballı-cevizlisine kadar gözleme yapan ablalardan gözlemeleri, yan tarafın kahvesinden de çayları aldıktan sonra deniz kenarında masalarda nefis bir kahvaltı yaptık. 



Karnımızı doyurduktan sonra Buralarda meşhur bir koy varmış. Gideros koyu. Koya giden yol mavi - yeşil ve çok fazla virajlıydı. Keyifli bir yolculuktan sonra vardık Gideros'a. Doğal sit alanı olduğundan yapılaşma yok. Birkaç tane çay bahçesi var onlar da sezonda açtıklarından henüz boştu.








Gideros'ta bir çay molası verdikten sonra, buralara kadar gelip te Kastamonu'ya gitmeden olmaz deyip Cide üzerinden dağları aşarak Kastamonu'ya vardık. Meşhur etli ekmeğinden yedik. Kalesini ve eski çarşısını gezdik. Aslında biraz da fazla oyalandık. Çünkü akşam konaklamak için Safranbolu'ya gitmeyi düşünüyorduk. Bunlar da Kastamonu fotoğrafları.




Etli ekmeği özellikle burada yememizi tavsiye etmişlerdi. Bende öneriyorum. Hem fiyat hem nefaset çok iyi. Çatlayana kadar etli ekmek - salata - ayran 20 tl.







Kastamonu'dan Safranbolu'ya giden yol bakım-yapım çalışmaları nedeniyle çok kötüydü. Yolculuğun belki de en tatsız sürüşü bu yoldu. Üstüne Safranbolu'ya çok geç gitmek ve saatlerce yer aramakta eklenince tatsızlık bir-iki tık daha arttı. Ama sonunda güzel bir konakta (Lokum konak) kazık(gecelik 200lira kahvaltı dahil) bir fiyata oda bulduk. Odaya yerleştikten sonra Safranbolu akşamına bıraktık kendimizi. Yorgun bedenlerimize ve ruhlarımıza şifa, aç karnımıza lezzet şöleni oldu Safranbolu. Safranbolu yemekleri de nefisti bu arada. Tandırlı mandırlı bir sofra 70 liraydı. 
 














Dönüş yolu sağanak yağmurlar eşliğinde oldu. Dönüş yolculuğumuzdan tek kare.

3 günde toplam 1.400 km yol yaptık. 1000 lira harcamışız. Bunun 300 lirası yakıt. Bunların dışında genel olarak güzel yerler ve insanlar tanıdık. Bazı lezzetleri ilk defa ve yerinde tattık. En önemlisi İstanbul'un stresinden bir nebze olsun uzaklaşarak rahatladık. İstanbul'a yakın ama farklı bir yere gitmek istiyorsanız Amasra ve Safranbolu'yu düşünebilirsiniz.